Play all audios:
Ankara 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nce Sincan Cezaevi yerleşkesindeki salonda görülen duruşmaya, Selahattin Demirtaş, tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi'nden Ses ve Görüntülü
Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşmaya, Demirtaş'ın avukatlarının yanı sıra, HDP Meclis Başkanvekili Mithat Sancar, HDP TBMM İdare Amiri Mahmut Toğrul, HDP Grup
Başkanvekili Saruhan Oluç, bazı milletvekilleri ile hukukçulardan oluşan yabancı bir heyet de katıldı. 'MAHKEME SALONUNDA ÖLÜM CİNAYETTİR' Demirtaş, savunmasına geçmeden önce
Mısır’da duruşma sırasında ölen Muhammed Mursi'ye Allah'tan rahmet dilediğini söyleyerek, "Mahkeme salonunda ölüm, her nedenle gerçekleşmiş olursa olsun bir cinayettir. Meşru
yollarda seçilmiş Cumhurbaşkanlığı, kanun dışı yollarla gasp edilmiştir. Yaşanılan olay büyük bir trajedidir. Hapishanede siyasiler için 'normal ölüm' diye bir ölüm yoktur. Bu bir
cinayettir. Bunun tartışılması bile abesle iştigaldir" dedi. Mısır'da son 10 yıldır yaşananların, Ortadoğu coğrafyasında birlikte yaşama ve demokrasi kültürünün yerleşmemesinden
kaynaklandığını belirten Demirtaş, siyasal olarak çok uzak olsa da Mursi’nin yargılanmasıyla kendisinin yargılanmasının temelinde de bunun yattığını dile getirdi. 'BU BELGE KONJONKTÜREL
SİYASİ İHTİYAÇLARA GÖRE HAZIRLANMIŞ' Demirtaş, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’ne de değinerek, "Bunun
açıklanması en azından niyetin açıklanması açısından önemlidir. Ancak yürütmenin başındaki kişinin bunu açıklaması ve yargıçları ayağına çağırması bunun içinin boş olduğunun göstergesidir.
Şu aşamada hiçbir kıymeti olmadığını gösterir. Yürütmenin başı, 'uzun tutukluluk olmaz, esas olan tutuksuz yargılamadır' diyor. Aynı kişi ben Cumhurbaşkanı adayı olduğumda 'ne
tahliyesi ya, kim tahliye ediyormuş' diyordu. Bu davada mahkemenizin verdiği ara kararların tamamı bu anlayışın devamı olmuştur. Belge açıklandıktan sonra yargısal anlamda herhangi bir
olumlu gelişme yaşanmadı" dedi. 'İMRALI'DA GÖRÜŞMELER ÖNEMLİDİR' Demirtaş, barışı savunmaya devam edeceklerini, ölümlerin durması için her türlü girişimi
destekleyeceklerini söyledi. Demirtaş, "Ben bu konuda ne gerekiyorsa elimden geleni yapacağım. Sabırlı olmalıyız, ısrarlı olmalıyız. Türkiye'de demokratik siyasetin gelişmesi
sadece hükümete bağlı değildir. Türkiye'de demokrasi mücadelesi veren kurumlar da kendi özeleştirilerini yaparak, yeni dönemlere hazır olmalıdır. Demokrasi kurumu içselleşmemişse
reformlar işe yaramayacaktır. Koşullar ne olursa olsun şiddete pirim vermeden önümüzdeki dönemi mutlaka başarıya ulaştırmalıyız. İmralı'da görüşmeler tabii ki önemlidir. Ama bildiğimiz
kadarıyla bunlar sadece avukatlarla yapılan görüşmeler. Acıların tekrar etmemesi için, kardeşçe, eşitçe, özgürce bir toplum kurabilmek için herkes mücadele etmelidir. İktidarın da artık
düşmanlaştırma politikasından vazgeçmesi gerekiyor. Aynı şeyi muhalefet de yapmalıdır. İstanbul seçimlerinden sonra herkesin taşın altına elini koyup, demokrasi ve toplum barışı için
mücadele etmesi gerekiyor. Sadece iktidara karşı, AK Parti Genel Başkanı'na karşı demokrasi mücadelesi verilmez. Birine karşı verilen mücadele düşmanlığı körükler" ifadelerini
kullandı. 'YAPTIĞIMIZ ŞEYLER SİYASİ FAALİYETLERDİ' Suçlamalar yönünden savunma yapan Demirtaş, 2012 yılında Diyarbakır’da yaptığı bir konuşma nedeniyle, 'suç ve suçluyu
övme' suçlamasıyla hakkında hazırlanan 12'nci fezlekeye karşı savunma yapacağını belirtti. Fezlekeyi hazırlayan başsavcı vekilinin FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklu
bulunduğunu belirten Demirtaş, "Bu fezlekenin düzenlendiği dönemde ben partinin eş genel başkanıydım. Bizler ölümlerin durdurulması ve barış ortamının sağlanması için çeşitli yerlerde
konuşma yapıyorduk. Yaptığımız şey tamamen siyasi faaliyetlerdi. Fezleke tarihine baktığımızda, düzenlenme tarihi, konuşma yaptığım tarihten 5 ay önce. Burada bir kişi hakkında
'sayın' demek suçsa, suç örgütü lideri hakkında iktidar ortağı partinin genel başkanının söylediği sözlere bakılsın. Bu konuşmamın arkasındayım, orada söylediğim sözler bana
aittir. Bunlar sadece siyasi eleştirilerdir. Siyasi görüşlerimden dolayı yaptığım konuşmalardan hakkımda fezleke düzenleniyor. Ben 'Sayın Öcalan' lafını sadece bu konuşmada
kullanmadım ki; parlamentoda yaptığım konuşmalarda da kullandım. İmralı süreci başladığında Meclis'te yaptığım konuşmalarda bunların çok örneği var" dedi. 'TAMAMEN SİYASAL
FAALİYELERDİR' Demirtaş, 2012 yılında Batman'da 'ölümlere sessiz kalmayacağız, taleplere cevap verilsin' adı altında düzenlenen mitingde yaptığı konuşma nedeniyle,
'terör örgütü propagandası yapmak' suçlamasıyla hakkında hazırlanan 24'üncü fezlekeye karşı savunmasını yaptı. Fezlekeye giren konuşmasını okuyan Demirtaş, "Tamamen
siyasal faaliyetlerdir; terörü öven, terör propagandası yapan tek bir cümle yoktur" dedi. 'FEZLEKE DÜZENLEYEN SAVCILARDAN 12’Sİ CEZAEVİNDE' FETÖ yapılanmasının, bu fezleke
hazırlandığı sırada yargıda tamamen etkin olduğuna dikkat çeken Demirtaş, "Tam da barış sürecinin başladığı döneme denk geliyor. Eminim ki, bu savcı barış sürecine karşıydı. Barış için
girişimlerde bulunan, bunun için mitingler yapan, konuşmalar yapan bir kişi hakkında neden fezleke hazırlanır? Bunu yapanlar Türkiye'de istikrar istemeyen, kaos ortamını kullanarak,
iktidarlarını sürdürmek isteyenlerdi. Bu kişiler. Türkiye halklarını sevemeyen kişiler. Bunlar 2016'da darbe girişimiyle iktidarı devirmek istediler. Bizim daha önce uyarılarımızı
dikkate almayan iktidar, bunların hazırladıkları fezlekelerle bizi yargılıyorlar. Tutuklanmama neden olan fezlekelerden 12'sini hazırlayan savcılar, bugün FETÖ/PDY soruşturması
kapsamında cezaevinde" dedi. Mahkeme, avukatların yaptığı savunmanın ardından yarın devam etmek üzere duruşmaya ara verdi. DHA